Tayland ( Bangkok - Pattaya )

TAYLAND ( BANGKOK - PATTAYA )
Uzakdoğu denilince ilk akla gelen Budizm ve muhteşem tapınaklar. 2010 un ilk gezisinde de uzakdoğunun kültür merkezi Bangkok u ve gizemli tapınaklarını gezmek ve fotoğraflamak için sabırsızlanıyorum. 

Tayland’ın başkenti olan Bangkok, 1. Rama tarafından 1782 yılında kurulmuştur. Bangkok, Thai dilinde '' Krung Thep '' yani "Melekler Şehri" anlamına gelmektedir.  Bangkok’ta bulunan tapınaklar ve müzeler UNESCO (Dünya Kültürel Varlıkları Koruma) tarafından koruma altına alınmıştır. Bangkok ta yaklaşık 400 adet tapınak mevcuttur. Şehir Chao Praya nehri ile ikiye ayrılmıştır. Bangkok bir turizm ve kültür kenti olmasının yanısıra karmakarışık, kalabalık ve meşhur Tuktuk adlı taksileri ile yorucu ve sıkıntılı bir havaya sahiptir.   Yani anlayacağınız tam bir uzakdoğu...
03 Şubat 2010 günü yoğun kar altında Safranbolu dan başladığım yolculukta İstanbul a zor ulaşıyorum. Türkiye bugün karlar altında... Yarın ise Tayland da beni güneşli ve sıcak bir hava bekliyor. Tropikal bir iklime sahip olan Tayland da saat farkı ise Türkiye ye göre 5 saat ileri...
04 Şubat 2010 ( Bangkok )
03 Şubat gecesi İstanbul dan THY nin 23.40 ta kalkan uçağı ile 9 saatlik direkt bir uçuşla 04 Şubat 2010 günü saat 13.30 gibi  Bangkok Havaalanındayım. Bagaj alımında tanıştığım bir Türk Beyefendi ve onu almaya gelen Taksi ile şehre geliyoruz.. Bangkok un tapınaklar bölgesinde bulunan, sırtçantalıların uğrak yeri olan ünlü Khao San  Road daki otelim Khao San Palace Inn e giriş yaptım. Otelin konumu ve otel çok çok iyi. Otel çıkışında adımınızı atar atmaz kalabalığın ortasında Khao San Road dasınız. İlk olarak saçlarımı ördürüyorum bir kuaför de... Sonra caddede biraz geziyorum ama yolculuktan dolayı son derece yorgunum. Dinlenmek için odaya çekilme zamanı geldi. Yarın tapınaklar beni bekliyor.
05 Şubat 2010 ( Bangkok )
Otelden yaklaşık 10 dakikalık bir yürüyüşle en büyük tapınakların olduğu bölgeye geliyorum. Harika bir yer ama anladım ki ben buraları bir günde gezemeyeceğim. İlk olarak Chao Praya Nehri karşısında bulunan Wat Arun u gezmeye karar veriyorum. İskelede tanıştığım iki genç Budist rahibin yol yardımı ile tekne ile karşıya geçerek 2 dakikalık bir yolculukla Wat Arun Tapınağına geliyorum. Harikulade ve çok derin hisler içerisindeyim. İnsan burada adeta sessizliğe bürünüyor ve ruhunu dinlendiriyor. Dev tapınaktan Bangkok u ve Chao Praya nehrini seyretmek, bahçesinde oturup etrafı ve sessizliği dinlemek anlatılmaz. Gün batımına kadar bütün günü burada geçiriyorum. Wat Arun hakkındaki topladığım info bilgileri de paylaşayım...
Wat Arun ( Şafak Tapınağı ), adını Hindu şafak tanrısı Aruna’dan almıştır. Wat Arun’nun en büyük ve göze çarpan parçası yapının merkezinde bulunan kule (praang) kısmıdır. 82 metre yükseklikteki praang gündüz güneş ışınlarını yansıttığı için ışıl ışıldır. Kimer tarzı mimariye sahip yapıda dikkat çekici bir diğer özellik de süslemelerdir. Kule, Çin porseleni ve parıltılı seramik parçalarıyla süslenmiştir. Bu tarz bir süsleme bugünün şartlarında düşünüldüğünde oldukça masraflı ve zahmetlidir ama Bangkok’un ilk yıllarında ortam böylesi bir süsleme için oldukça elverişliymiş. Çünkü Çin’den, Bangkok’a yük almak için boş gemiler gelirmiş ama gemiler, su üzerinde ağırlık yapmaları için tonlarca kırık porselen parçacıklarıyla doldurulurmuş. Gemiler yüklerini alınca bu çin porselenlerini Bangkok’ta bırakırlarmış. İşte bu kullanılmayan porselen parçacıkları Wat Arun’un etkileyici süslemesinin kaynağını oluşturur. Tapınak, merkez kule (praang) dışında 4 adet küçük kulecikten oluşur. Bu dört küçük praang, dört rüzgârı sembolize eder ve tepelerinde rüzgâr tanrısı Pai’nin heykelleri bulunur. Merkez praang’ın arkasında pek çok küçük praang daha bulunur, ayrıca buradaki bahçeler de görülmeye değer güzelliktedir.
06 Şubat 2010 ( Bangkok )
Bugün sıra Wat Kheo ve Wat Pho tapınaklarını gezmeye geldi. Yine aynı bölgede Bangkok un en büyük meydanı olan, bayramların ve resmi törenlerin yapıldığı Sanam Luang meydanının içinden geçerek ilk önce Wat Kheo tapınağına giriş yapıyorum. Wat Kheo ya girdiğinizde büyülenmekten ne tarafa gideceğinizi şaşırıyorsunuz. Thai sanatının incelikleri ile her bir noktası muhteşem bir yapıt, harika bir mimari... Herbir nokta  işçilik ve zenginlik... En ufak bir ayrıntıyı kaçırmamışlar. Wat Kheo dan çıkışta Bangkok’un en büyük ve en eski tapınağı olan Wat Pho ya giriyorum. Wat Pho aynı zamanda  Reclining Budha ( Yatan Buda ) heykeline de ev sahipliği yapar.  46 metre uzunlukta ve 15 metre yükseklikte olan bu dev heykelde Budha’nın nirvanaya ulaşması betimlenmiştir. Altın yapraklarla kaplanmış bu heykelin ayakları 3 metre yüksekliğinde ve 5 metre uzunluğundadır. Ayaklarının tabanına ise Buda’nın 108 kutlu alametini tasvir eden sedef taşlar işlenmiştir. Bu heykel Tayland’da yatay konumdaki en büyük ve en güzel Budha heykelidir.  Tapınak 16. yüzyılın başlarında inşa edilmiştir ama 1781’de Bangkok’un başkent olmasıyla yeniden yapılandırılmıştır. Yatan Budha ise 1800’lerin ortasında tapınağa yerleştirilmiş. Wat Pho, Thai masajı da dahil olmak üzere Thai tıp öğretisini korumak ve yeni kişilere aktarmak amaçlı çalışan bir merkez olma özelliğine de sahiptir. Burada dilerseniz eğitimli kişilere masaj yaptırabilirsiniz ya da masaj kurslarına katılabilirsiniz.
07 Şubat 2010 ( Bangkok )
Son derece meşhur ve ülkenin en büyük alışveriş yeri hatta bir nevi pazarı olan Chatuchak Market e gitmeye karar verdim bugün. Sadece haftasonları açılan Chatuchak ı mutlaka görmeliydim. Sabah erken kalkıp bir taksi ile ilk önce bir hayvanat bahçesine gittim. Ama umduğum gibi büyük bir hayvanat bahçesi değildi. Yinede güzel vakit geçirdim ve farklı bir yerdi. Oradan yine bir taksi ile Chatuchak Market denilen yere geldim... Burası da o kadar büyük bir yerki anlatmak imkansız. Gezmeyle bir hafta da bitmez dedim artık içimden ve ne ararsanız var... Fiyatlar son derece ucuz ve ürünler kaliteli... yok yok... Tabii bende birkaç parça ürün aldım. Hatta bi ara kayboldum ama birden çok giriş ve çıkış kapısı olduğunu tahmin ettiğimden sonunda bir yerden çıkış yaptım. Gerçekten insan kendini kaybediyor burada... Çıkışta bulunan Bangkok un ünlü TUK TUK adlı taksi motoruyla Otele dönüş yaptım. Eğer Bangkok seyahatiniz haftasonuna gelmişse mutlaka  zaman ayırıp Chatuchak (weekend) Market'a gidilmesi gerekir. Herşeyin ama herşeyin bulunduğu ve oldukça ucuz fiyatla satıldığı bu Pazar sadece hafta sonlarında kuruluyor.
08 Şubat 2010 ( Bangkok )
Bugün Floating Market ve Tiger Temple gezilerini yapmak üzere bir tur aldım. Tur minibüsü sabah 7.00 de otelin önünden beni aldı ve 104 km ilerideki Floating markete doğru yola çıktık. Floating markete geldiğimizde heyecan verici akustik bir mekan bizi bekliyordu. Ülkenin en büyük ve en güzel yüzen pazarı.  Su kanallarında 8 kişilik ve iki kişinin yan yana oturabileceği darlıkta, güvenlik problemi olmayan teknelerle alışveriş yapıyorsunuz. Yüzen çarşı, her türlü hediyelik eşya ve kıyafetlerin alınabileceği bir pazar yeri. Ne isterseniz bulabilirsiniz, tropikal meyveler, ilginç rüzgar gülleri, masklar, sandallarda pişirilen yiyecek maddeleri ve daha birçok yöreye özgü hediyelik eşya. Bazen siz tekne ile giderken, sizin teknenize yaklaşanlarla alışveriş yapabilirsiniz, bazen de, tekneniz sizi kıyıya bırakır, kıyı boyunca tahta platform üzerine yerleşmiş, sabit alışveriş yerlerinden ve bunların kıyısına yaklaşmış tekneler arasında yürüyerek, yer yer teknelerden ve yer yer kıyıdaki tahta platform üzerindeki sabit yerlerden alışveriş yapma şansınız var. Dediğim gibi son derece farklı uzakdoğu kültürü ve son derece akustik bir ortam sizi bekliyor. Saat öğleye doğru ilerlerken yine minibüsümüzle Tiger Temple ( Kaplan Tapınağı )  a doğru yol alıyoruz. Yolculuk uzun ve yol üzerinde adına bir sürü filmler yapılmış ve 2 nci dünya savaşında önemli bir yere sahip meşhur Kwai Köprüsü nde mola veriyoruz.. ben yine bol bol fotoğraf çekiyorum... Yaklaşık 1 saatlik yolculuktan sonra  çok merak ettiğim Tiger Temple a vardık. Burası anlatılamayacak kadar farklı bir mekan. Kaplanlarla fotoğraf çekilmek ve dokunabilmek amacı ile turistleri sıra ile Kaplanların yanlarına rehber eşliğinde götürüyorlar.  Kaplanlar zincirli ama bu dev yırtıcılar insana bir pençe kadar yakın... Sıra bana geldiğinde farkına varmadan titrediğimi hatırlıyorum :))... Kaplana dokunduğum ve gözgöze geldiğimde ise korku ve endişe yerini çok güzel bir heyecana bıraktı. Burada olmak bir ayrıcalıktı ve bunu bir daha yaşamak hayatımın en büyük isteklerinden bir tanesi... Artık geri dönüş zamanı... 3 saatlik bir yolculukla Bangkok a geri geldik. Ben bavulumu otelden alarak bir taksi ile terminale gittim ama yolda müthiş bir trafik... ilerlemenin imkanı  yok... Taksici beni bir motorsikletçinin arkasına bindirdi ve ben Pattaya otobüsüne Bangkok sokaklarında motorsiklet ile kaldırımlardan ve aralardan geçerek son anda yetiştim. 2 saatlik bir otobus yolculuğundan sonra Pattaya dayım. Pattaya terminalinden daha önce internetten tanıştığım ve bana telefonunu veren bi Türk arkadaşı aradım.  Kendisi hemen gelerek beni aldı ve bir otele yerleştim...
09 Şubat 2010 ( Pattaya )
Dün o kadar çok yorulmuşum ki kalkmak çok zor oldu... Öğleye doğru Pattaya da yemek yemek için biryerler ararken bir Turkish döner yazılı Türk bayrağı olan bir yer gördüm. Ankaralı bir ailenin işlettiği dönercide karnımı doyurdum. Türkiye den birilerini görmek güzel. Gidebileceğim yerler hakkında bilgi verdiler. Bu akşam Alcazar Show u kaçırma dediler... Akşam ki show için bilet aldım. Alcazar Show dünyaca ünlü bir kabare, Oyuncuların tamamı Ladyboy lardan oluşuyor. Ladyboy da nedir diye sormayın  ... Onu da kendiniz araştırın  ...   Oyuncular show öncesi sanki bir film yıldızı gibi ilgi görüyor... Ama kabare mutlaka izlenmesi gerekenlerden... Her şey son derece profesyonel bir şekilde hazırlanmış...
10 Şubat 2010 ( Pattaya )
Ünlü Sri Racha Şehrine Sri Racha Tiger Zoo ( Hayvanat Bahçesi ) ne gitmek için bir Honda 600 f model bir race motor kiraladım. Biraz farklı olsun istedim. Pattayanın Bangkok yolu üzerindeki 50 km ilerisindeki Sri Racha ya motorla yolları da sorarak vardım ve Hayvanat bahçesini buldum. Tam zamanında ulaşmıştım. Kaplan show yeni başlamıştı. Show güzel ve farklı. Show dan sonra bu dev yırtıcılara tellerin ardından et vermek te işin diğer güzel tarafıydı. Ardından timsah show ve sonra fillerin gösterisini izledim. Hepsi de farklı e güzel. Yavru Kaplan ı kucağına almak ve fotoğraf çekilmek için özel olarak yapılan bölümde yavru kaplanı kucağıma aldım ve fotoğraflar çekildim. Artık geri dönüş zamanı ve gün son derece yorucu geçti. Akşam Walking Street son derece kalabalık ve iğne atsanız yere düşmüyor... Zaman akıp gidiyor...
11 Şubat 2010 ( Pattaya )
Türk dostlarımın tavsiyesi ile Pattaya iskelesinden Kohlan Mercan adasına yarım saatlik bir vapur yolculuğu ile ulaşıyorum. Ada masmavi suları ile Cennet gibi görünüyor. Hemen girişte bir küçük bahçede masmavi kelebek ordusu resmen beni bekliyor. Denizin eşsiz güzelliği bir yana, kelebekler beni alıp götürüyor. Belki 1 saat onları fotoğraflıyorum. Denizde en ufak dalga ve derinlik yok, su ılık ve tertemiz... böyle bir deniz yok... alışveriş ve hediyelik eşya imkanı bayağı yaygın.. yemek olarak Thai yemekleri ve balık var... Ben herzamanki gibi balık tercih ediyorum... Son derece ucuz... Akşam son vapur 18.00 da onu kaçırırsam gece burada kalırım. Hazırlıksız geldiğim için geri dönmeye ama yarın tekrar buraya gelmeye karar veriyorum... 
12 Şubat 2010 ( Pattaya )
Dün gece aklımdaki tek düşünce bu ada idi. Kohlan Island a tekrar gelmek için heyecanlanıyordum. Bu defa adayı tamamı ile gezmeye karar verdim. Adaya vardığımda kaldığım yerden devam ettim. Bir motorsiklet taksi kiralayıp diğer beach e 10 dk da vardım. Burası da cennet koyu gibi... İçimden tam yaşanılacak yer diyorum. Ama zamanımı iyi kullanmalıyım. biraz fotoğraf aldıktan sonra yine başka bir koya gidiyorum. Burası Monkey Beach diye geçiyor ama ben hiç maymun görmedim . Biraz denize girip yine güzel kelebek fotoğrafları yakaladım.  Sonra sırada başka bir koy, ismini hatırlamıyorum bazı koyların ama hepsi birbirinden farklı ve harika... Artık saat 16.00 gibi... Biraz sessiz sakin denizinde yüzdükten sonra yanıma gelen bir jetski sahibinden jetski kiraladım. Gelmişken bunu da yapayım dedim. Hayatımda daha önce Jetski ye binmemiştim. Jetski çok ucuz burada yaklaşık 400 baht yani 20 tl gibi... Buradan artık son durak olan Tier e gittim... orada denize girilecek bir yer yok... buradan Pattaya ya son vapur var. Büyük balıkçı tekneleri de burada.. Alışveriş yerleri ve Budist tapınakları da mevcut. Bir tapınağın orada bir budistle sohbet edip birkaç kare fotoğraf aldım ve o da beni çekti.. daha sonra günbatımına doğru vapurumuz Pattaya ya hareket etti. Turistler günbatımında adadan vapurla  son derece akustik bir ortamda adaya baka baka dönüşlerini tamamlıyorlar... Herkesin aklında bir daha gelmek var bu güzel adaya...
13 Şubat 2010 ( Pattaya ) 

Bugün artık Pattaya da ve Thailand da son günüm... Dün akşam anlaştığım bir turla öğleden sonra Bangkok a havaalanına kadar bir minibüsle gideceğim. Ama zaman benim için çok önemli, yani vakti boşa harcamamalıyım. Bu nedenle aynı tur acentesinden öğleden önce yapabileceğim bir aktivite soruyorum. Ve denizaltı... Denizaltı ile denizin altında bir cam dan denizi izlemek değişik bir aktivite olarak geliyor bana... Sabah otelden alınıp bir ofise oradan da marina ya gidiyoruz. Marinadan da bir Hız teknesi ile denizaltının olduğu yere götürülüyoruz. Denizaltı özel olarak turistler için yaptırılmış ve içinde denizi izlemek için sıra sıra koltuklar ve camlar yer alıyor... yaklaşık yarım saat süren denizaltındaki yolculuk ta mutlaka tadılması gerekenlerden... Bu arada Hız teknesi ile yapılan geliş ve gidiş yolculuğunu da es geçmemeliyim... Denizaltı kadar heyecan verici bir diğer güzel yolculuktu hız teknesi ile yol almak... Artık Bangkok a gidiş vakti geldi. Bangkok havaalanında artık uzerimi değiştirdim ve Thy nin İstanbul direkt uçusu ile Sabah 7 gibi Türkiye de yim... Güzel anılar ve harika fotoğraflarla dolu dolu geçen muhteşem bir Uzakdoğu yolculuğu artık sona erdi....