MISIR ( EGYPT )

MISIR ( EGYPT )
                     
Öyle geziler olmalı ki hayatımda, daha öncekilerden farklı olmalı dedim. Hepside birbirinden farklı ve ilgi çekici olan gezilerimin yanında yine de Mısır ı görmeden ve gizem dolu havayı solumadan daha da farklı geziler ve seyahatler yapmak bence yetersiz olurdu kanaatindeyim... Bu nedenle bu seferki rotam MISIR... Önceki seyahatlerimin aksine ilk defa bir tur şirketi ile çıkıyorum seyahatime ama bin pişmanım. Keşke öncekiler gibi çantamı ve makinalarımı alıp çıksaymışım yollara... Böylece istediğim yerde daha fazla vakit geçirebilir ve herkesin gelmesini bekleyerek ve turun istediği saat ve programlara uyarak ta fazla birşey göremeden ve üstelik değerli zamanımı harcayarak bazı şeyleri kaçırmazdım... Artık bu da bir tecrübe olmuş oldu...

Yolculuğum 12 Kasım 2010 gecesini 13 une bağlayan gece Ankara Esenboğa dan kalkan uçağımızla start alıyor ve iki saatlik bir uçuşun ardından İskenderiye Havaalanına iniş yapıyoruz... Sabahın ilk saatleri ve kalabalık ve duzensiz bir Havaalanı pasaport işlemlerinden sonra dışarıda bizi bekleyen otobuslerimize yerleşiyoruz. Şehrin içine doğru hareket eden otobüsler ilk önce İskenderiye' nin en ünlü yeri fakat bugün yerinde olmayan dünyanın yedi harikasından biri İskenderiye Fenerinin ve fenerin taşlarının kullanılarak yapıldığı Kayıtbey Kalesinin olduğu yerde mola veriyor... Burada Panoramik bir kaç kare fotoğraf çekimi ve 15 dk lık zaman diliminden sonra İskenderiye kütüphanesi önünde bir mola daha veriyoruz. Ardından da sahil yolundan Abul Abbas Camiini de otobüsten görerek :) Kahire ye doğru yola çıkıyoruz.  Yani M.Ö. 332 yılında yenilmez komutan Büyük İskender tarafından kurulan bu önemli liman kenti ve adının da buradan verildiği koskoca İskenderiye ( Alexandria) şehri 2 saatte bitti..
Öğleye doğru işte Kahire deyiz... Piramitler Kahirenin Giza Bölgesinde ve Öğle yemeğimizi burada bir restorantta yiyoruz. Piramitler tam karşımızda ama ilk bakışta bir farklılık bir heyecan ve aman aman birşey yok gibi... Üst üste dizilmiş kayalar :)... Yemekten sonra vakit kaybetmeden Piramitler bölgesinde alıyoruz soluğu... Piramitler hakkında bu yazımda detaylı bilgiler yazmıyorum en az bir iki sayfa sürecek ama şu var ki ; Gerçekten o zamanın şartları, o gizemli ve çözülemeyen sırlarıyla son derece ihtişamlı bir şekilde hala Dünyanın ayakta kalan yedi harikasından biri olan Keops piramidi karşımda duruyor. Etkilenmemek elde değil... Kefren ise biraz daha farklı bir piramid... Hızlı hızlı bol bol fotoğraf çekiyorum. İşte turun bu yönü hiç bana göre değil... Zaman kısıtlı, piramitleri mi incelemeliyim, bu anı mı fotoğraflamalıyım, bilgiler mi edinmeliyim. Yani zaman darlığında kısaca herşey karışıyor. Aklınız burada kalıyor... Neyseki panoramik fotoğraflar da çekeceğimiz bir yere giderek 3 büyük piramidi de ( Keops, Kefren ve Mikerinos ) u buradan enfes bir şekilde fotoğraflıyorum.
Sırada başı firavun, gövdesi aslan şeklinde yapılmış dev Sfenks var karşımızda... Artık günbatımı saatleri ve kısa bir zaman dilimi ile son fotoğraflamıda çekerek Piramitler bölgesinden ayrılıyoruz. Kalacağımız otelimize gitmeden önce de Papirüs almak üzere bir yere uğruyoruz.. Son derece yorgun ve otelde çıkacak olan problemlerden habersiz olarak.. :)...
Otele geldiğimizde öğreniyoruz ki, bu Mısırlılar yerlerimizi satmışlar ve biz dışarıda kaldık... Biraz bekleme ve problemlerden sonra bizi başka bir otele götürdüler... Otel son derece pis ve bakımsızdı ama kimin umurunda... Artık gözlerim kapanıyor ve yarın için iyice dinlenmeliyim...
14 Kasım 2010 ( Kahire )
Sabah erken saatlerde kalkarak güne Kahire de bir panoramik tur ile başlıyoruz. Böylece Kahire nin kalabalık yüzünü ve Mısır a hayat veren Nil Nehri ni de görme imkanı buluyoruz. Kahire son derece karmaşık ve eski binaların olduğu lüksten uzak bir şehir. Sebebi ise halkın son derece fakir ve sömürge bir ülke olması, bir diğer sebebi ise çok sıkça meydana gelen kum fırtınaları... İlgi çekecek hiçbir yer ve mekan mevcut değil. Her yerde Osmanlı mimarisi izlerini görmek mümkün. İlk durağımız Kahire Müzesi... İçeriye fotoğraf makinalarını asla almıyorlar. O nedenle burada bir fotoğraf çekemedim. Kahire müzesinde Firavunların mumyaları ve onlara ait son derece değerli eşyalar ve antik çağlardan ve Mısır Uygarlığından kalma son derece kıymetli Hazineler bulunmakta... Müze kalabalık ve bir o kadar da ihtişamlı... Öğle saatlerine doğru yaklaştığımızda Mısır ın en meşhur tarihi ve turistik çarşısı olan Khan El Halil çarşısına doğru yola çıkıyoruz. Burada insan kendini bir Osmanlı toprağında hissediyor adeta. Çarşı Türk insanına yabancı değil, bizim tarihi Kapalı Çarşı tarzında bir yer... Burası Kahire deki son durağımız. Bende biraz alışveriş yapıyorum buradan... Sonra yaklaşık 6 saat sürecek olan Sina yarımadasında bulunan Sharm El Sheikh şehrine doğru yolculuğumuz başlıyor... Gece 24.00 civarı Sharm' a geldik ve 3 gece konaklayacağımız otelimize nihayet yerleşiyoruz. Otel çok şık bir tasarıma sahip ve güzel, odam ise gayet büyük ve tertemiz.
15 Kasım 2010 ( Sharm El Sheikh )
Sina Yarımadasında bulunan Sharm El Sheikh, Kahirenin aksine son derece farklı, lüks binaların ve lüks otellerin bulunduğu görülmesi gereken, yılın 12 ayında bile turistlere hizmet veren çok güzel bir yer. Yollarındaki temizlik ve düzen hemen göze çarpıyor. Dünyanın sayılı dalış merkezlerinin bulunduğu, masmavi denizi  ve  başka bir yerde göremeyeceğiniz çeşitli balık türleri ile sanki doğal bir akvaryum. Turistler için hertürlü gezi, eğlence, alışveriş imkanı ve aktivite mevcut. Bunda bir zamanlar bu şehrin İsrailliler tarafından işgal edilmesinin ve ardından tekrar Mısır a geçmesinin bir etken olduğunu düşünüyorum. Ben erkenden artık turdan da ayrılarak kendi başıma hareket etme kararı alıyorum. ilk önce otelin kumsala olan servisi ile sahile gidiyorum. İlk gittiğim yer Sandy Beach, her tarafı çöl kumu olan bu sahilde vakit geçirdikten sonra başka bir sahile Coral Beach e geçiyorum. Burası deniz canlılarının ve mercan kayalıklarının çok net görülebildiği masmavi denizi ile daha da farklı bir sahil... İşte burası diyorum Kızıldeniz... Burada bir kaç panoramik fotoğraf çekiminden ve denizin tadını çıkadıktan sonra biraz da etrafı gezip otelime geri dönüyorum. Turda bulunan birkaç arkadaşla ortak bir kararla Çölde Atv Safari yapmak istiyoruz. Organizasyonumuz gayet iyi ve bizi almaya gelen bir minibüsle çöle atvlerin yanına gidiyoruz. Yaklaşık 12 kişiyiz. Çölde Atv Safari harika oldu. Adrenalin ve ardında deşarj olmak ikisi bir arada... Çölde bu araçlarla ilerlemek harika, anlatılmaz. Birde bir Bedevi Çadırında verdiğimiz kısa bir mola da çok farklı geldi bana. Hayatımın unutulmaz günlerinden bir tanesiydi. Ama aldığımız poşulara rağmen toz ve kum her tarafımıza işlemiş durumda. Aynı ekip otele dönüşümüzün ardından duş ve akşam yemeğinden sonra Sharm ın en hareketli bölgesi olan Naama Bay a gidiyoruz. Burası da Sharm ın kalbinin attığı yer... Her yer turist kaynıyor. Cafeler, restorantlar, alışveriş için dükkanlar ve Hard Rock gibi büyük barlar mevcut... Burada biraz alışveriş yaptıktan sonra bir yerde oturup nargile ile keyif zamanı. Çok yoruldum ama yarın sabah erken kalkmalıyım. Yarın Kurban Bayramı ve ben Bayram namazını Mısır da kılmak istiyorum...  
16 Kasım 2010 ( Sharm El Sheikh )
Sabah çok zor kalktım.. Toplam 4 arkadaş ve otelin servis şoförü Mısır lı Ramazan ile Bayram namazını kılmak üzere yola çıktık... yaklaşık 2 km yürümüşüzdür ve ben bir camiye geleceğimiz zannederken bir meydan da sabah namazı kılındı... Namazlarını bize göre biraz daha farklı kılıyorlar ama Kuran-ı Kerim'i ise çok güzel okuyorlar ve insanı etkiliyor... Bayram namazını burada kılmanın mutluluğu da var içimde... Kahvaltıdan sonra bu defa yaklaşık 20 kişiyiz yine bir turla anlaşıp Kızıldeniz de  tekne turu ve dalış için yola çıkıyoruz... Tüm günümüz teknede ve deniz de geçti... Dalış ise mükemmeldi. Daha önce dalış yapmıştım ve özellikle Tayland a hayran kalmıştım ama Kızıldeniz de bambaşka idi. Bu defa denizin içinde rengarenk bir dünya rengarenk otlar ve resifler yoktu ama, bembeyaz bir su binbirçeşit balık türleri ve uçsuz bucaksız bir derinlik mevcuttu... Etkilenmemek hatta tarif etmek mümkün değil... Kızıldeniz de günbatımına doğru dönüş başlamış teknemiz sahile geldiğinde artık hava kararmıştı. Herkes mutlu ama yorgun. Ama yinede otele geldiğimizde otelin o güzelim havuzuna kendimi atmadan hayatta buradan gitmem . Odada hızlı bir duş ve sonrasında akşam yemeğinin ardından yine soluğu Naama Bay da alıyoruz bu akşam... Artık bu son günüm Mısır da... Yine alışveriş ve Nargile keyfi ile son gecemizin keyfini çıkarıyoruz. Kısa ama dolu dolu bir seyahat oldu. Burada güzel paylaşımlar ve dostluklar kurduğum tur arkadaşlarımı tanıdığımdan dolayı da son derece memnunum.  


17 Kasım 2010
Sabah erken odaları boşaltıp Sharm havaalanına giderek orada bizi bekleyen uçağımızla uçuşumuz başlıyor ve yaklaşık 2 saat süren yolculuk sonrası Ankara Esenboğa Havaalanındayım... 2010 un bu son yolculuğu da Allah' ın izniyle sağ salim sona erdi...